Monday, July 31, 2017

Ev yapımı fıstık ezmesi, tahin ve pekmezli ...




Fıstık ezmesi hem kahvaltılarda hem de tatlı ve pastalarda bolca kullandığım bir ürün. Şeker ve yağ kullanmak istemeyince eşimle birlikte yerine ne koyabiliriz diye düşündük ve çok sevdiğimiz tahin-pekmez 'e gözümüz takıldı :). Sonuç harika, tam bizim damak tadımıza göre..  Şimdiye kadar deneyen herkes de bayıldı...

Malzemeler;

300 gr tuzsuz soyulmuş fıstık
3 - 4 yemek kaşığı tahin (sevdiğiniz kıvama göre arttırıp azaltabilirsiniz)
1-2 yemek kaşığı pekmez (sevdiğiniz kıvama ve tatlı oranına göre arttırıp azaltabilirsiniz)
bir çimdik himalaya tuzu





Yapılışı;

Önce fıstığı blender'a koyun ve toz haline gelene kadar blender'ı çalıştırın.

sonra tahin, pekmez ve tuzu ekleyin ve çalıştırmaya devam edin.



Krema kıvamına gelince, durdurup kavanoza aktarabilirisniz.




Afiyet olsun.

Kimchi, fermente ve probiyotik, bir nevi turşu...


Kimchi, Kore’ye ait bir tarif. Türklerin turşusu gibi ancak hazırlık aşamasında sirke kullanılmıyor, sebzeler az tuzla ovularak kendi suları çıkarılıyor ve  fermente oluyor. Probiyotik, demir ve c vitamini açısından zengin aynı zamanda da lezzetli bir ürün ortaya çıkıyor. Almanların Sauerkraut isimli sadece beyaz lahadan yapılan benzer bir ürünleri var.

Kimchi için ben aşağıdaki tarifi kullandım ve çıkan sonuçtan çok memnun kaldım.


                                   


Bir dahaki sefere de şunu denemek istiyorum;


Bitki bazlı beslenme (whole food plant base diet)



Bir süredir bitki bazlı besleniyorum ve bununla ilgili bir kaç şeyi paylaşmak istedim. Öncelikle bitki bazlı beslenme nedir, vegan ve vejeteryan beslenmeden farkı nedir çok kısaca açıklayayım.

Vejeteryanlar, tavuk, domuz, koyun, keçi, inek, hindi, balık gibi  herhangi bir hayvansal et ürününü yemezler ancak hayvanlar tarafından üretilen yumurta süt gibi ürünleri yerler.

Veganlar,  hem herhangi bir hayvanın etini hem de herhangi bir hayvan tarafından üretilen bir ürünü yemezler. Ancak, içinde hayvani ürün bulunmayan işlenmiş ürünleri de yerler.

Bitki bazlı beslenenler (whole food plant base diet) ise veganlar gibi hiçbir hayvansal ürünü yemezler, bitkileri mümkün olduğunca olduğu gibi koruyarak, minimum işlemden geçirerek ve katkı maddesi kullanmadan beslenirler. Vegan bile olsa marketlerde satılan işlenmiş hazır ürünleri tercih etmezler. Yediklerinin %90’ı  taze meyvalar, sebzeler, baklagiller, kuruyemişler, tohumlar  gibi bitkilerden gelir.  Yağ kullanımı azdır.




Bitki bazlı beslendiğinizi söylediğinizde insanlardan gelen soru genelde peki proteinleri ve aminoasitleri nerden alıyorsun sorusu oluyor. Eskiden ben de sadece hayvansal ürünlerle bunların alınabileceğini sanıyordum ancak 1 yıl süren araştırmalarım, okuduğum bir sürü makale ve izlediğim birçok belgeselden sonra bunun bir mit olduğunu anladım. Önerilen tek şey ek olarak B12 vitamini almak. 

Benim (whole food plant base diet) bitki bazlı beslenmeye geçmem biraz kendiliğinden gelişen bir süreç içinde oldu. Son zamanlarda et ve süt ürünlerini azaltmaya başlamıştım. Süt içmeyi zaten sevmezdim ancak süt ürünlerini seven biriydim. Eti ve süt ürünlerini azaltıkça baklagil ve sebzeleri arttırdım, ayrıca sabahları juice veya smoothie de hazırlamaya başladım. Bir yandan da doğru beslenmeyle ilgili bir çok belgesel izliyordum.  Bedenimi gözlemliyordum. Juice içtiğimde ve salata yediğimde çok mutlu oluyor gibiydi. Sanki beynim açılıyor ve kendimi daha hafif hissediyordum. Başlangıçta amacım sağlıklı beslenmekti. Ancak sonra farkettim ki sağlıklı olmaktan daha ötesi var. Süt ve hayvan ürünlerini tükettiğimizde hem hayvanlara hem de çevreye zarar veren bir sistemi farkında olmadan destekliyoruz. İzlediğim bir videodan sonra bu farkındalık idrak boyutuna dönüştü. Gördüklerim karşısında oldukça sarsılmıştım, nasıl bu kadar aptal olabildim, bu açıdan nasıl göremedim dedim ve ağlamaya başladım. Hayvanlar için üzülüyordum ancak onları kendi sağlığımı düşünerek yemeğe devam ediyordum. Sonra ne yaptığımı fark ettim. Hayvanları köleleştiren, eziyet eden,  öldüren, tecavüz eden, zorla hamile bırakan, zorla bebeklerini ellerinden alan, onları ilaca boğan, bu sisteme dayanamayıp ölen hasta kardeşlerini yeme dönüştürüp tekrar onlara yediren bir sisteme destek oluyordum. Üstelik sadece hayvanlara eziyetle etmekle kalmıyor, binlerce ağacın kesilmesine, suyun, havanın, toprağın kirlenmesine kısaca dünya anamızın hasta olmasına da neden oluyordu bu sistem. Nasrettin 
hocanın fıkrası gibiydik, oturduğumuz dalı kesip düşmemize az kalmıştı. Bunu farketmemle birlikte once şok yaşadım, sonra beynime sanki format atıldı ve beslenme şeklim kendiliğinden değişti. Aslında hayata bakışım değişti.  Bu daha sağlıklı olmak için seçilen bir yoldan ziyade tüm canlıların özgürce yaşamalarına duyulan saygıya, gelecek nesillere daha güzel bir dünya bırakma isteğine, bu istekle ayaklanıp kendi dünyamda ne yapabilirimin heyecanına dönüştü. Herşey kendi dünyamızda yaptığımız küçük değişimlerle başlar.

Ne yediğimiz sadece bedenimizi ve zihnimizi değil tüm dünyayımızı da etkiliyor. Herşey birbiri ile etkileşim halinde. Aslında daha üst boyuttan bakacak olursak Matrix filminde denildiği gibi bir kaşık yok. Bir diğerine yaptığımızı sandığımız şeyi aslında kendimize yani bize yani bütüne yapıyoruz. Dışarıda gibi görüp rahatsız olduğumuz şeye gerçekten bakıp onun bizdeki yansımasını görebildiğimizde değişim de kendiliğinden başlıyor. Siz de daha farklı bir açıdan bakmayı denemek isterseniz aşağıdaki filmleri izlemenizi öneririm. Beni etkileyen o konuşma videosu ve ondan once izlediğim belgesellerden birkaçının adı şöyle;

·  Best Speech You Will Ever Hear - Gary Yourofsky (https://www.youtube.com/watch?v=es6U00LMmC4&t=6s&list=LL4sA4RlHk10ly1pyJOs3UBA&index=5)
·  An Introduction to a Whole-Food, Plant-Based Diet - a presentation by Dr. Lim (https://www.youtube.com/watch?v=u-u4YnfcTf0 )
·         The Health belgeseli
·         Forks over knives belgeseli
·         Fat sick and nearly dead belgesel

·         True cost belgeseli

Bitkisel beslenmeyi Türkiye'de destekleyen doktorlar da var. Bunlardan biri  Dr.Murat KINIKOĞLU. Kendisi Kardiyolog-Kalp ve İç Hastalıkları Uzmanı,  beslenmeyle ilgili önerilerini görmek için şu siteye göz atabilirsiniz;

     http://www.doktormurat.net/video/9/beslenme

Aşağıda da protein ve aminoasitler için hangi bitkilerden yararlanabileceğimizi gösteren bazı bitkiler var.



Sistem, hayvansal gıda, hayvanlar için üretilen yemler, ilaçlardan oldukça fazla para kazanıyor. Bunun havaya, toprağa, ormanlara, sulara, insanlara olan zararı o kadar büyük ki. Küresel ısınmanın başlıca nedenlerinden biri. Günümüzde insanların en çok hastalandıklara konulara bakın. Kalp ve damar hastalıkları, diyabet, obezite, kanser, vs.. Hayvansal gıdalar bu hastalıkların gelişimini hızlandırıyor, hayvansal gıdalar kesildiğinde hastalığın ilerlemesinin durduğu, gerilediği ve hatta ortadan kalktığı görülüyor. Oysa bu hastalıklardan dolayı doktora gittiğimizde bunun için bize verilen şey genelde ilaçlar ve ömür boyu kullanacağımız söyleniyor. Çoğunlukla ne yiyip içtiğimiz nasıl yaşadığımız bize sorulmuyor. Bir ilacın yan etkisi için başka bir ilaç veriliyor, sonra o bedenimizde başka bir hastalığa neden oluyor ve iyileşemediğimiz gibi aksine daha da hasta oluyoruz. System iyileştirme üzerine değil ömür boyu ilaç satma üzerine kurulu. Oysa çözüm o kadar basit ki. Sağlıklı beslenin, spor yapın, iyi uyuyun, aşık olun, birilerini ve birşeyleri sevin, yeni şeyler öğrenin ve deneyin, gezin, güzel dostlar edinin, gülün, eğlenin, kısaca yaşayın.. Emeğinizi, maddi ve manevi gücünüzü hastalanıp iyileşmeye çalışmak yerine doğru yere kanalize edin. Zaten herkes çok uğraşıyor bir şekilde hayatın içinde. Önemli olan hareketin ve odağın istenilen hayata odaklanması istenilmeyene değil…

Sistem, bizleri yetersiz, başarısız, eksik, kusurlu, hatalı hissettirme üzerine kurulu. sistem rekabeti ve hırslı olmayı önerir hep. Diğerleri vardır sisteme göre, ve o diğerleriyle karşılaştırır sizi, yargılar, yarıştırır. Diğerlerinden onay almanızı ve kabul edilmeniz gerektiğini öğütler. Çaktırmadan kıtlık ve fakirlik bilinci aşılar ki sistemin istediği yolları takip edin, ev araba alın, sertifikalar alın, kıyafetler alın, çok tatil yapın, çok yiyip için. Kendinizi zengin hissedin paranız olmasa da sisteme borçlanarak. Borçlanarak harcayanları çok sever sistem. Farkında olmayız çoğu zaman ve hayat bu sanırız. Sorgulamayız bize dayatılan değerleri, öncelikleri. Hergün binlerce bilinçaltı mesajına farkında olmadan maruz kalıyoruz. Reklamlar, filmler, gazete haberleri, çevremizdekilerin konuşmaları, aldığımız eğitim, bizlere verilen hedefler vs. Neden? Çünkü eksik ve kusurlu olan kendini tamamlamak ister, kendini olduğu gibi tam, bütün ve mutlu hissetmez. Bunun için alışveriş yapar, rejim yapar, bağımlılık yapan alışkanlıklar edinir (bir şekilde kendini cezalandırır eksik ve hatalı olduğu için),  kendini değersiz hissettiren ilişkiler yaşar farkında olmadan, köle gibi çalıştığı işler bulur vs.. Oysa hepimiz bir bütünün parçası, tam, yeterli, aynı değerde ve önemde, her birimiz bir diğerinde olmayan farklı bir özelliğe sahip varlıklarız. Puzzle’ın bir parçasıyız, bir parça olmadan puzzle tam olmaz. Herkesin kendi olabildiği, en yüksek potansiyeline ulaşabildiği bir dünya düşünün. Bu dünyada kim kimi hor ve aşağı görebilir, kim kime sen farklısın diyebilir, olan sadece olandır. Ayrılık bilincinin, tarafların olmadığı bir dünyada kavga, çatışma veya savaş olur mu?  Böyle bir dünyada sadece her bir parça bir diğeriin değerini ve önemini bilir,  ihtiyaçları için alışveriş yapar, üretir, paylaşır ve destek olur.  Yani, sistemin bizlere ne yaptığını farketmemiz gerekiyor. 

Bunun için de aşağıdaki filmleri seyretmenizi öneririm. Seyrettiğiniz herşeyi kabul etmeniz gerekmez, muhtemelen hepsi doğru da değildir, ancak sistemin işleyişi hakkında fikir vermesi açısından seyretmeye değer.

www.zeitgeistmovie.com

 Zeitgeist: The Movie - 2007
 İnsanların büyük şirketler, kurumlar ve hükümetler tarafından nasıl kontrol altına alındığını, manipule edildiğini anlatıyor.

Zeitgeist: Addendum - 2008
 Yaşanmış ekonomik olayları, ütopyaları değerlendiriyor  Amerika dünyayı nasıl yönetiyor, CIA\'de yıllarca çalışan ekonomik tetikçiler. Kimlere, hangi devlet başkanlarına nasıl rüşvet yedirilmeye çalışıldı?Kabul etmeyenler nasıl devrildi, öldürüldü? Bizi yiyip bitiren sistemden kurtuluş yolları.

 Zeitgeist: Moving forward - 2011
 Günümüz ekonomi sisteminin tasarrufa değil daha fazla tüketime dayandığı vurgulanıyor. Bu sürecin sürdürülebilir olmadığı ve artık sonunun yaklaştığı belirtilirken, çözümün “Kaynak Tabanlı Ekonomi” yaklaşımı olduğu üzerinde duruluyor.

 Son olarak şunu söylemek istiyorum. Bitki bazlı beslenmek doğal beslenmeye giden yollardan biri olabilir ancak bu doğal besleniyoruz demek değildir. Bir metoddur, akıl süzgecinden geçer ve bir varsayımdır. Doğal beslenmeye giden yolda bir araç veya basamak olabilir, bizleri bir sonraki basamağa taşıyabilir vs ancak kişinin kendisi doğal olduğunda ve akıl süzgecinden geçirmeden yani iyi güzel kötü çirkin lezzetli tatsız tuzsuz yararlı zararlı vs gibi yorum/yargı'da bulunmadan yaşadığında yediği herşey içgüdüsel olarak seçtiği ve ihtiyacı olan ve destekleyendir. Bu seçtikleri arasında belki et de olacaktır bunu hiç bilemiyorum. Şuanki bilgimle bunları söylüyorum ve bunlar da zamanla değişebilir, daha öncekilerin değiştiği gibi. Şu anda bitki bazlı beslenmekten dolayı çok mutluyum ve faydalarını da yaşayarak görüyorum. 
Özetle, kişi doğal olmadan, doğa ve doğal gıda ile bir olmayı öğrenmeden doğal besleniyor denilemez. Kişi kendisi doğal olduğunda doğal gıdayı içgüdüsel olarak seçer, gıdanın gerçek tadını alır, ekstra karmaşık pişirme tekniklerine, soslara, tatlandırıcılara ihtiyaç duymaz. Tüm bunlar tat almayı henüz beceremediğimiz, doğadan ve doğamızdan uzaklaştığımız için oluşan arzulardır.. Kişi doğal olduğunda beslenmenin sadece besinle de olmadığını farkeder, diğer yolları da keşfeder ve yaşar. Bedenimiz doğru çalıştığında zaten ihtiyacımız olan enerjinin çoğunu üretmektedir, ayrıca nefes ve düşünce gücü, kalpte yaşamak ve bilmediğim pek çok diğer şey de bizi besler. Konu da böyle uzar gider :)










Thursday, July 27, 2017

VEGAN, RAW, RAFİNE ŞEKERSİZ ÇİKOLATALI PUDİNG

Favori tatlılarımdan biri, canınız tatlı mı istedi hazırlaması 2dk. Hem lezzetli hem sağlıklı…





1 Kişi için malzemeler şöyle;

MALZEMELER
  • Kuru yemişler (çiğ 2 adet ceviz, 2 adet kaju, 2 adet badem, 4 adet  fıstık) (vaktiniz varsa 2 saat kadar suda bekletmeniz önerilir,  dilerseniz bunlardan sadece birini de kullanabilirsiniz yani örneğin sadece kaju varsa evinizde veya sadece kaju kullanmak istiyorsanız 2 adet değil de 10-12 adet kaju kullanın)
  • Kuru meyvalar (2 adet kayısı, 2 adet kırmızı erik, 1 adet hurma çekirdekler çıkarılmış ve vaktiniz varsa 2 saat kadar suda bekletmeniz önerilir. Dilerseniz sadece hurma da kullanabilirsiniz)
  • 1 şeker kaşığı hindistan cevizi yağı
  • 2 yemek kaşığı çiğ kakao
  • bir büyük olgun muzun yarısı veya  mevsimi ise 2 adet taze olgun incir
  • 1 çimdik himalaya tuzu
Biraz daha çok şey eklemek isterseniz eğer ki genelde ben kendim için öyle yaparım ve aynı zamanda doyurucu ve enerji veren bir ara öğün de elde etmiş olurum aşağıdaki malzemeleri de kullanabilirsiniz.
  • ½ çay kaşığı  vanilya özütü (opsiyonel)
  • 1 çimdik acı kırmızı biber veya karabiber (opsiyonel)
  • 1 yemek kaşığı çiya tohumu (3 yemek kaşığı su içinde ıslatılmış) (opsiyonel)
  • 1 çay kaşığı keten tohumu (opsiyonel)
  • 1 çay kaşığı maca tozu (opsiyonel)
  • 1 şeker kaşığı susam (opsiyonel)
  • 1 yemek kaşığı hindistan cevizi rendesi (opsiyonel)
Bunları da ekledikten sonra eğer kıvam koyu geldiyse 1-2 adet daha hurma ekleyebilirsiz. Yaratıcılığınıza güvenin ve tarif üzerinde keyfinizce oynayın :)

YAPILIŞI
  • Tüm malzemeleri rondoya koyup krema kıvamı alana kadar çalıştırın.
  • Kaseye aktarıp üzerini dilediğiniz şekilde süsleyebilirsiniz. Ben kakao nibs, hindistan cevizi ve fıstık ile süsledim.
Afiyet olsun


Wednesday, July 26, 2017

VEGAN, MUZLU, BADEMLİ ve VİŞNELİ KEK

Kokusu ve lezzeti ile vazgeçemeyeceğiniz bir lezzet..



12 Kişilik
MALZEMELER
  • 23 cm çapında ve 5-7 cm yüksekliğinde bir kek kalıbı
  • Metal bıçak takılı bir blender
  • 800 gr vişne (taze veya donmuş da olabilir) ve 120 gr şeker
  • 140 gr un
  • 10 gr kabartma tozu
  • 200 gr şeker
  • 2.5 gr tuz
  • 200 gr toz badem
  • 100 gr sıvı yağ
  • 200 gr ezilmiş muz
  • 7 gr vanilya özütü (veya toz vanilya)
YAPILIŞI
Vişnelerin hazırlanması
  • Vişneleri tabanı kalın bir sos tenceresine aktarın ve üzerine şekeri döküp yarım saat kadar bekletin.
  • Daha sonra yüksek ateşte ara ara karıştırarak 10 dk pişirin
  • 10 dk’nın sonunda ateşi kısın ve bir 20 dk daha ara ara karıştırarak pişirin.
  • Geniş bir kase üzerine bir süzgeç yerleştirin.
  • Vişneleri ocaktan alın ve süzün. Süzgeçte kalan vişne tanelerini kekte kullanıyor olacaksınız.
  • Kek kalıbınızı yağlayın. Tabanına bir yağlı kağıt kesip yerleştirin.
  • Vişne tanelerini  kek kalıbının tabanına tek sıra halinde dizin.

  • Kasede biriken vişne suyunu dilerseiz kek piştikten sonra üzerine bir fırça yardımı ile sürebilirsiniz.
Kek harcının hazırlanması
  • Fırınınızı 160 derecede ısıtmaya başlayın.
  • Blender’a  badem unu, un, kabartma tozu, şeker ve tuzu koyup bir 30sn kadar çalıştırın. Daha sonra sıvı yağ, vanilya ve muz püresini de ekleyip hamur metal bıçağın etrafında toplanıncaya kadar blender’ı çalıştırın.
  • Hamur hazır olunca bir spatula yardımıyla kek kalıbına aktarın.


  • Isınmış olan fırınınızda  50-60 dk arası pişirin.
  • Piştiğinde fırını kapatın, kapağını açın ve 15 dk bekleyin.
  • Daha sonra kek kalıbını dışarıya alıp 1 saat soğumasını bekleyin.
  • Servis tabağına ters çevirerek aktarın ve kalan vişne sosunu üzerine sürün.
Afiyet olsun.